4 Mayıs 2019 Cumartesi

DEPREM SIRASINDA YER KABUĞU YIRTILIRKEN ÇIKAN SES

TANECİKLERİN SIKIŞMASIYLA ZEMİN SIVILAŞMASI MEYDANA GELİYOR. YIRTILAN YER KABUĞU HAREKET EDİYOR

DEPREMDE YERİN HAREKETİNİ VE SESİNİ DİNLEYİN


SUALTI MİKROFONUYLA KAYDEDİLEN 9.0 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ ANA DEPREMİN SESİ

2011 JAPONYA BÜYÜK DEPREMİNİN SESİ
Sarsılan ve hasara uğrayan yer kabuğunun müthiş sesi.

2011 9.0 BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ JAPONYA DEPREMİNİN ÖNCESİ VE SONRASINDA KAYDEDİLEN DEPREM SESLERİ

DEPREMİN ETKİSİYLE YER KABUĞUNDAKİ KIRILMALAR ÇOK ŞİDDETLİ OLMAKTADIR.

BİLİNMEYEN SESLER

Okyanuslarda kaydedilen, dünyamızdaki hiçbir sese benzemeyen ve kaynağı da bilinmeyen gizemli sesler.

BİLİNMEYEN SESLER

okyanusların dibinde kaydedilen ve dünyadaki hiçbir sese benzemeyen ve uymayan bilinmeyen seslerden biri de JULİA dır

1 Mayıs 2019 Çarşamba

DİNOZORLARIN SONU VE BÜYÜK KİTLESEL YOK OLUŞ


Günümüzden yaklaşık 66 milyon yıl önce yeryüzüne hakim olan sürüngenler sınıfından olan dinozorlar toplu biçimde yok oldular. Sadece dinozorlar değil dünyadaki canlı türelinin bazı hesaplara göre yüzde doksanından fazlası bu felakette yok oldu. Dünyamız birçok kez toplu yok oluşla karşı karşıya kaldı. Fakat hayatta kalan bazı canlı türleri yaşamı bugünlere taşıdı. Bugün dünyamızın en büyük toplu yok oluşlarından birinin nedenini ve sonuçlarını ortaya koymaya çalışacağım.

Bundan 66 milyon yıl öncesine kadar dünyamızın hakim gücü olan dinozorlar birdenbire yok oldular. Bununla ilgili birçok teori ortaya atıldı. Bu konuda dünyanın birçok yerinde çeşitli arazi ve laboratuvar araştırmaları yapıldı. Bugün ortaya konan kayıtlar Meksika’nın Yukatan bölgesine düşen 12 km çapında ve 3 trilyon ton ağırlığında bir göktaşının, saniyede 20 km hızla yere çarpması sonucu yaklaşık 100 km çapında ve 30 km derinliğinde bir krater oluşturmuştur. Çarpışmanın etkisiyle dünyamızın yerkabuğu oynamıştır. Bu basınç trilyonlarca ton toz ve gazın atmosfere ulaşmasına yol açarken, şok dalgaları tüm dünyayı defalarca dolaşmıştır. Bunun yanında çarpışma ısısıyla dünyanın birçok yerinde yangınlar çıkmış, gökten yağan ateş topları birçok canlıyı yok etmiştir.
Toz ve gazların atmosferi örtmesiyle güneş ışınları dünyaya ulaşamamış ve bir süre sonra çarpışma sırasında sıcaktan yanan dünya bu kez karanlığa gömülmüş ve şiddetli soğuklar dünyayı kaplamıştır.
Uzun süreli soğuk ve karanlık bir dönem başlamış,  ilk felaketten sağ çıkan canlılar zehirli asit yağmurları, açlık, kuraklık ve soğuktan ölmeye başlamışlardır.
Çarpışmanın dünyamızın yerkabuğu üzerine uyguladığı ani basınç sebebiyle birçok yerde volkan patlamaları başlamıştır. Bunun en büyüğü bugünkü Hindistan’da yer alan Deccan bölgesinde büyük bir volkanik patlamadır.   Bu patlama atmosfere daha fazla zehirli kükürt ve sülfür gazı yayılmasına neden oldu. Bu da daha fazla canlı türünün yok olmasına neden oldu. 30.000 ile 50.000 yıl süren bu volkanik hareketler sırasında Deccan Platosu’nda 2.000 metre kalınlığında ve 520 bin km kare genişliğinde bir lav örtüsü meydana geldi.
66 milyon yıl önce meydana gelen kitlesel yok oluş ani ve hızlı olsa da ilerleyen zamanlardaki volkanik hareketler bu yok oluşun daha geniş ölçekli olmasına katkı sağlamışlardır.
Dünyamız bundan sonra da kitlesel yok oluşlar görecektir. O zaman geldiğinde de canlı türlerinin önemli bir kısmı ortadan kalkacak, yerlerine gelecek olan yeni türler, yeni bir yaşam kuracaklardır.

Patlamanın şiddetiyle atmosfere fırlayan kayaçlar bir süre sonra ateş topu olarak  yere düşmeye başlamıştır. Bu da yangınlara sebep oluyordu.Dünyamızın ısısını yükselterek birçok türün aniden yok olmasına  neden olmuştur. Bunu bir süre sonra şiddetli soğuma izleyecekti.


Çarpışmanın bilgisayarda oluşturulan modeli. Çarpışmanın şiddetiyle dünyadan fırlayan bazı kayaçların Ay yüzeyine kadar ulaştığı tahmin edilmektedir.


Çarpışma bölgesi ve kraterin radar görüntüsü. Çarpışmanın eğik açıyla meydana gelmiştir.


Çarpışma kraterinin gravite görüntüsü. Beyaz noktalar krater çevresinde yer alan bir dizi obruğu göstermektedir.Mayalar bu obrukları, kendilerine su sağladığı için kutsal saymışlar ve bu obruklarda bir çok kişiyi kurban etmişlerdir.


Çarpışma alanının harita ve modelleri.


1988 yılından 2019 Mart ayına kadar atmosferimize girip dünyamıza ulaşan astreoidlerin büyüklükleri ve düştükleri alanlar gösterilmektedir. Dünya yüzeyinin büyük kısmı su olduğundan astreoidler okyanuslara daha fazla düşmektedir.

Deccan Platosunu oluşturan magma haznesi.

Deccan Platosunun genel görünüşü. Lav yüksekliği ortalama 2 bin metredir.

Deccan Platosu.

Deccan Platosunda lavların kapladığı bölgenin genişliği.

                                                               Bedrettin DEMİRTAŞ




TUNGUSKA: HER AN OLABİLİR


30 Haziran 1908 günü sabah saat yaklaşık 07.50 civarında  Sibirya'nın orta kesimlerindeki Podkamennaya Tunguska Irmağı yakınlarında oluşan büyük gök patlamasına verilen addır. Patlama ortaya çıkan hasara göre 10-15 megatonluk bir dinamit kütlesinin patlamasına eşdeğer olarak görülmektedir.
Patlama o kadar kuvvetliydi ki Asya kıtasının büyük bölümünde hissedilmiş, Avrupa kıtasında bile etkileri görülmüş, patlamanın şiddetiyle gökyüzü Asya’dan Avrupa’ya kadar günlerce aydınlanmıştır.
O zamanlar  Rusya’da büyük bir iç karışıklık vardı. Patlama hissedilse de ülkenin içinde olduğu felaket nedeniyle  yaklaşık yirmi yıl kimse bu olayı araştırma cesareti gösteremedi.
Ancak 1927 yılında ilk keşif heyeti Rus bilim adamı Leonid Alekseyeviç Kulik öncülüğünde, 1927 yılında gönderilebildi. Çok büyük zorluklarla ulaşılan bölgedeki görüntüler büyük bir yıkımı gösteriyordu. Kilometrelerce çapta arazi yıkıma uğramış, yaklaşık 80 milyon ağaç yıkılmış ve bu çap içerisindeki canlı türleri yok olmuştu.
Bölgeye yakın olarak yaşayan Tunguz göçebelerinin anlatımlarında; olay günü gökyüzünün yanıp yırtıldığını, kendilerinin ve çadırlarının havaya fırladığını, bir çok hayvanlarının öldüğünü belirtmişlerdir.
Yıllarca hakkında çok sayıda teori üretilen, gizeminin çözülmesi için çok sayıda insanın uğraş verdiği bir olay olmuştur.

En çok üzerinde durulan konuysa bir kuyrukluyıldız düşmesi.
Uzman Rainer Wieler, olayla ilgili son 100 yıl içinde elde edilen belge ve verilerin bilgisayar ortamında bir araya getirildiğini ve süper bilgisayarlar aracılığıyla yeniden canlandırıldığını söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Gelişen teknoloji Tunguska olayına açıklık getiriyor. Buna göre, dünya atmosferine giren kuyrukluyıldız, yer yüzeyinin 8 ila 10 kilometre yukarısında parçalandı ve sayısız küçük parçaya bölündü. Bu, kuyrukluyıldızın kapsadığı alanı daha da genişletti. Buna bağlı olarak kuyrukluyıldız parçalarının atmosferde karşılaştığı direnç de arttı. Hareket enerjisi, olağan durumlardan daha hızlı şekilde ısı ve ses enerjisine dönüştü. Patlamanın nedenini böylece özetlemek mümkün.”
Tozlar dünyanın her yerine yayıldı.
Zürih Üniversitesi uzmanı Rainer Wieler, patlama sonrası oluşan aşırı sıcak havanın, toza dönüşen kuyrukluyıldız parçalarını atmosferin stratosfer tabakasına sürüklediğini, toz zerrelerinin buradan dünya geneline dağıldığını kaydediyor.
Ne olursa olsun dünyamız sürekli olarak bir saldırı altında kalmaya devam edecektir. Gezegenimiz yüz binlerce büyük taş ve buz parçasıyla sarılmıştır. En büyük parçalar Güneş ve Jüpiter’e gitse de biliyoruz ki  her an bunlardan biri bize de gelebilir.


Bir kuyruklu yıldız ya da onun bir parçası Tunguska üzerinde büyük bir basınçla patladı.

                                        Patlamanın temsili resmi
  Patlamanın olduğu yer dünyadaki en ıssız ve ulaşılması en zor yerlerden biridir.

Çarpma alanının daha küçük ölçekli haritası.
                                                                 
                                                             Bedrettin DEMİRTAŞ