30
Haziran 1908 günü sabah saat yaklaşık 07.50 civarında Sibirya'nın orta kesimlerindeki Podkamennaya
Tunguska Irmağı yakınlarında oluşan büyük gök patlamasına verilen addır. Patlama
ortaya çıkan hasara göre 10-15 megatonluk bir dinamit kütlesinin patlamasına
eşdeğer olarak görülmektedir.
Patlama
o kadar kuvvetliydi ki Asya kıtasının büyük bölümünde hissedilmiş, Avrupa kıtasında
bile etkileri görülmüş, patlamanın şiddetiyle gökyüzü Asya’dan Avrupa’ya kadar
günlerce aydınlanmıştır.
O
zamanlar Rusya’da büyük bir iç
karışıklık vardı. Patlama hissedilse de ülkenin içinde olduğu felaket nedeniyle yaklaşık yirmi yıl kimse bu olayı araştırma
cesareti gösteremedi.
Ancak
1927 yılında ilk keşif heyeti Rus bilim adamı Leonid Alekseyeviç Kulik
öncülüğünde, 1927 yılında gönderilebildi. Çok büyük zorluklarla ulaşılan
bölgedeki görüntüler büyük bir yıkımı gösteriyordu. Kilometrelerce çapta arazi
yıkıma uğramış, yaklaşık 80 milyon ağaç yıkılmış ve bu çap içerisindeki canlı
türleri yok olmuştu.
Bölgeye
yakın olarak yaşayan Tunguz göçebelerinin anlatımlarında; olay günü gökyüzünün
yanıp yırtıldığını, kendilerinin ve çadırlarının havaya fırladığını, bir çok
hayvanlarının öldüğünü belirtmişlerdir.
Yıllarca
hakkında çok sayıda teori üretilen, gizeminin çözülmesi için çok sayıda insanın
uğraş verdiği bir olay olmuştur.
En
çok üzerinde durulan konuysa bir kuyrukluyıldız düşmesi.
Uzman
Rainer Wieler, olayla ilgili son 100 yıl içinde elde edilen belge ve verilerin
bilgisayar ortamında bir araya getirildiğini ve süper bilgisayarlar aracılığıyla
yeniden canlandırıldığını söylüyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Gelişen
teknoloji Tunguska olayına açıklık getiriyor. Buna göre, dünya atmosferine
giren kuyrukluyıldız, yer yüzeyinin 8 ila 10 kilometre yukarısında parçalandı ve
sayısız küçük parçaya bölündü. Bu, kuyrukluyıldızın kapsadığı alanı daha da
genişletti. Buna bağlı olarak kuyrukluyıldız parçalarının atmosferde
karşılaştığı direnç de arttı. Hareket enerjisi, olağan durumlardan daha hızlı
şekilde ısı ve ses enerjisine dönüştü. Patlamanın nedenini böylece özetlemek
mümkün.”
Tozlar
dünyanın her yerine yayıldı.
Zürih
Üniversitesi uzmanı Rainer Wieler, patlama sonrası oluşan aşırı sıcak havanın,
toza dönüşen kuyrukluyıldız parçalarını atmosferin stratosfer tabakasına
sürüklediğini, toz zerrelerinin buradan dünya geneline dağıldığını kaydediyor.
Ne
olursa olsun dünyamız sürekli olarak bir saldırı altında kalmaya devam
edecektir. Gezegenimiz yüz binlerce büyük taş ve buz parçasıyla sarılmıştır. En
büyük parçalar Güneş ve Jüpiter’e gitse de biliyoruz ki her an bunlardan biri bize de gelebilir.
Bir kuyruklu yıldız ya da onun bir parçası Tunguska üzerinde büyük bir basınçla patladı.
Patlamanın temsili resmi
Patlamanın olduğu yer dünyadaki en ıssız ve ulaşılması en zor yerlerden biridir.
Çarpma alanının daha küçük ölçekli haritası.
Bedrettin DEMİRTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder