Bu
soru her zaman sorulmuştur. Özellikle Dünya’nın evrenin merkezi olmadığı
ispatlanınca daha fazla sorulur olmuştur. İlk çağlardan, bilimin ve
teknolojinin gelişmeye başladığı çağa kadar; Dünya'nın evrenin merkezi olduğu
düşüncesi her yere hakimdi. Daha 250 yıl öncesine kadar bu görüş savunuluyordu.
Teleskopların icadı ve geliştirilmesiyle beraber aslında bunun öyle olmadığı
görüldü. Bırakın Dünya’nın evrenin merkezi olduğunu Güneş Sistemi’nin,
hatta 50 milyar yıldızdan oluşan Samanyolu galaksisinin, hatta ve hatta Samanyolu
galaksisinin içinde bulunduğu Yerel Küme galaksilerinin bile evrenin merkezi
olmadığı ortaya çıktı. Bugün biliyoruz ki evrende yaklaşık 8 trilyon galaksi
bulunmaktadır. Her galaksinin milyarlarca yıldızdan oluştuğunu ve birçok yıldızın
da kendi gezegenleri olduğunu düşünürsek Dünya’mız evrende bir toz zerresi
kadar bile değil. Güneş Sistemimiz hatta milyarlarca yıldızdan oluşan Samanyolu
galaksimiz bile evrenin büyüklüğünün yanında bir toz zerresi kadar kalıyor. Gerçek
şu ki beynimizle tüm evreni anlayabilsek bile, evrenin büyüklüğü karşısında
bizim büyüklüğümüz yok. Hem de hiç yok. Peki bu muazzam büyüklük içerisinde evrenin
başka yerlerinde yaşam var mı? Varsa bize benziyor mu? Bizimle iletişime
geçebilirler mi? Gibi sorulara yanıt arayacağız.
NASA' ya bağlı Kepler uydusuyla tespit edilen Dünya gibi uygun sıcaklık ve benzer özellikler taşıyan gezegenlerden bazıları.
Dünya
dışı yaşam arayışı son 70 yıldır çok üzerinde durulan, para ve emek harcanan
bir konu olmuştur. Olmaya da devam edecektir. Dünya dışı yaşamla ilgili çok
sayıda teleskop bugün evreni taramaktadır. Birçok gezegen keşfedilmiştir. Dünya
benzeri kayalık çok sayıda gezegen de keşfedilmiştir. Yalnız gezegen keşfetmek,
yıldız ve galaksi keşfetmekten daha zordur. Yıldız ve galaksiler kendi
enerjilerini ürettikleri için uzak mesafelerden teleskoplarla kolayca tespit
edilebilmektedir. Fakat gezegenler kendi enerjilerini üretemediklerinden ve bir
yıldıza bağlı olduklarından onları tespit etmek için faklı yöntemler
kullanılmaktadır. Yani evrende bir gezegen keşfetmek karanlık bir çölde toplu
iğne aramaktan daha zordur aslında. Buna rağmen bilimsel gücümüz bugün binlerce
Dünya dışı gezegen keşfetmeyi başarmıştır.
Yaşam
konusuna gelirsek, bu büyüklük içerisinde bir yerlerde yaşam olma olasılığı oldukça
yüksektir. evrenimiz 13.8 milyar yaşında olduğuna göre, bu uzun yaşam süresinde
evrenin birçok bölgesinde değişik yaşam formlarının ortaya çıkmış olması çok
büyük bir olasılıktır. Aksini düşünmüyorum. Evrende Karbon elementinin fazla
olması da bunu doğrulamaktadır. Elbette başka elementlerden de değişik yaşam
formlarının oluşması ihtimali de vardır. Tüm bunları bugün ispat edecek güçte
olmadığımızdan kesin olarak şöyledir diyemeyiz. Şunu biliyoruz ki evren çok
büyüktür, yıldızlar arası mesafeler bizim kullandığımız mesafelere göre muazzam
uzaklıklar olduğundan buralarda oluşacak canlı hayatın bize benzeme olasılığı da
yok denecek kadar azdır. Yani evrende şu anda milyarlarca, belki de
trilyonlarca gezegende değişik yaşamlar, canlılar, medeniyetler olabilir. Fakat
bunların birbirine benzeme olasılığı çok düşüktür. Hatta birbirlerine gidebilme
olasılıkları çok, çok daha düşüktür. Bu aynı yıldızda yer alan gezegenler için
geçerli değildir. Dünya ve Jüpiter gibi düşünelim. Bu mesafeler gidilebilir.
Ancak yıldızlararası mesafe çok uzaktır. Biz gece gökyüzüne baktığımızda
yıldızlar birbirine yakın görünür, bu yanıltıcıdır. Örneğin Alfa Centauri C 'ye
Proxima Centauri de denir, çünkü 4,22 ışık yılı uzaklığıyla Güneş Sistemi'ne
en yakın yıldızdır. (Bir ışık yılı yaklaşık 9.500.000.000.000
kilometredir.) Bize en yakın yıldız bile bu kadar uzaksa siz düşünün yolculuğun
nasıl olacağını.
Kepler uydusu tarafından keşfedilen bazı gezegen ve bağlı olduğu yıldız ile Dünya ve Güneş'inin karşılaştırılması.
Kısacası
evrende yalnız olma ihtimalimiz bana göre yoktur. Fakat bilim ve teknolojimiz
bunu henüz keşfedemedi. Şunu biliyoruz ki her an keşfedilebilir.
Spitzer teleskobuyla çekilmiş Helix bulutsusu. Güneş'e büyüklük ve yapı açısından benzeyen bu yıldız aslında Güneş'i nasıl bir sonun beklediğini göstermektedir. Dış katmanlarını büyük bir patlamayla dışarıya savurmuş ve merkezde yıldızın çekirdeği ''beyaz cüce'' kalmıştır.
Mars'taki Dingo Geçidi. Dünya'ya ne kadar da benziyor.
Bedrettin DEMİRTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder